Makinam var ve nasil modlarla cekecegim diyenlere.Faydali kisaca biligler verilebilir.
Makinamizi iyi tanimayilim ki; kaliteli resimer cekebilelim.
Fotoğraf makineleri, kullanıcılarına çeşitli kolaylıklar sağlarlar. Bunların başında, amaca yönelik çekim modları gelir.
Diyafram öncelikli (aperture priority) : Fotoğrafı çekerken, diyaframı bizim ayarladığımız, buna karşılık pozlama süresinin makine tarafından ayarlandığı durumdur. En sık kullanılan çekim modlarından birisidir. Ben genelde bu modda çekim yapıyorum örneğin.
Enstantene öncelikli (shutter priority) : Çekim sırasında pozlama süresini bizim ayarladığımız, buna karşılık o pozlama süresine göre makul ışık girmesini sağlamak için diyaframın makine tarafından ayarlandığı durumdur.
Manual çekim : Hem diyafram ve hem de pozlama süresinin fotoğrafçı tarafından belirtildiği durumdur. Uzmanlık ve bilgi ister. Ciddi bir ışık bilgisi gerektirdiği için, acemiler tarafından yaygın kullanılmaz.
Otomatik mod (Auto mode) : Size sadece kareyi belirleyip, deklanşöre basmayı bırakan moddur. Tüm yeni kullanıcılar için en ideal moddur zira ortamdaki ışığa ve diğer öğelere göre pozlama süresi ve diyafram otomatik olarak ayarlanır. Anı fotoğrafları için en ideal moddur. Zira anı fotoğrafları (çoğunlukla) görsel efektlere ihtiyaç duymaz. Ben bu modu da sık sık kullanıyorum. Yani otomatik modda çekim yapmak pek de ayıp değil.
Makro Modu (Macro mode) : Makro çekimler yapmak için kullanılır
Sürekli çekim modu (burst/continious mode) : Bazen hareketli bir objeyi, birkaç kare ardarda çekmek gerekebilir. Bu gibi durumlarda, burst modu kullanılır ve (makinenin kapasitesine göre) saniyede belli sayıda pozu, ardarda çekerek kaydeder. Spor müsabakalarında, doğa fotoğrafçılığında hareketi yakalamak (decisive moment) için kullanılır. Günümüzün gelişmiş dijital makineleri, saniyede 3-4 kare çekim yapıp, bunu 3-4 saniye boyunca sürdürebilmektedir.
Otomatik ve Manuel Odaklanma
Fotoğraf çekilirken biz farketmeden, arka planda çok şey yapılır. Bunlardan kullanıcıya düşen ve en zor olan şeylerden birisi de odaklanmadır. Daha doğrusu odaklanma idi. Ta ki, otomatik fokuslama sistemleri geliştirilene kadar. Bu sistemler, hedefteki objeyi farkeder, ona göre mesafe ölçümünü yaparak, odaklanmayı sağlarlar.
Otomatik fokuslama öncesinde fotoğrafçılar, nesneye odaklanmak için kendileri uğraşırlar ve bir halkayı çevirerek, o nesnenin en ideal halini yakalamaya çalışırlardı. Bu da oldukça zor bir iştir zira ufacık bir vizörden, uzaktaki bir objenin netliğini anlayabilmek ve buna göre ayarlama yapabilmek hayli zordur.
Bu yüzden otomatik fokuslanabilen lensler, fotoğrafçılığı hayli kolaylaştırdı. Otomatik fokuslamada muhtelif yöntemler kullanılır objeyi tespit edebilmek için. Bunlardan en bilineni, kontrast'tan yola çıkarak objeyi seçen sistemdir. Günümüzün bazı dijital fotoğraf makinelerinde laserli odaklama bile kullanılabilmektedir ama hala en ideal yöntem, kontrast'tır. Zaten laserli (hologram) sistemler de, kontrast oluşturmak için devreye girerler.
Manuel fokus yapabilmek için, lens üzerindeki halkayı sağa veya sola çevirerek, netleme yapılması gerekir. Günümüzün consumer tipi fotoğraf makinelerinin çoğu manuel fokus yapmaz. Sadece otomatik fokusla çalışır. Daha gelişkin cihazlar ise fotoğrafçıya manuel fokuslama olanağı sağlar ama pek çok fotoğrafçı bunu kullanmaz zira gerçekten zordur. Zaten günümüzde lens kalitesini belirleyen temel etmenlerden birisi de, otomatik fokuslama hızı ve bu konudaki güvenilirliğidir.
Manuel fokusun en önemli olduğu zamanlar, düşük ışık ortamlarıdır zira günümüzdeki ortalama lensler, düşük ışık ortamında bazen odak sapması yapabilmektedir zira düşük ışık, kontrastın da düşük olması demektir.
Yeni yorum gönder